Çocukluğunuzda ilk aklınıza gelen çizgi film karakterini sorsam? Eminim birçoğunuzdan aynı cevabı alırdım. Mickey Mouse, Donald Duck… Hiç aklınıza gelir miydi, bir fareyi o şekilde giydirip bir çizgi film yıldızı yapmak. Onu yıllardır 7’den 70’e herkesin sevdiği bir karakter haline dönüştürmek.
Walt Disney’in hikâyesi tamda böyle başlıyor. Geceleri çalıştığı için bir depoda minik bir fareyle tanışmıştı. Onunla ekmeğini paylaşıyor, dakikalarca onu seyrediyordu. Farenin dans eder gibi ilginç hareketler yapması Disney’e ilham verdi ve bir gece onu kâğıda çiziverdi. Mickey Mouse işte o gece doğdu.
“Disneyveanneler” etkinliğinde Disney’in Pazarlama Direktörü Sevgili Armağan Milli Hanım ve Üstün Dökmen ile keyifli bir söyleşi yaptık.
Çizgi film yararlı mı? Zararlı mı? Disney ne tür çizgi filmler yapıyor? Hepsinden bahsettik.
Üstün hocam açılışı birkaç güzel hikâye ile başladı…
Kül Kedisi neden saat 00’da eski haline dönüşüyor? pamuk prenses neden elmayı yediğinde başına kötü şeyler geliyor? Ya da neden yedi cüceler bakımsız ve neden yine bir kadın evi çekip çeviriyor… Doğrusunu söylemek gerekirse yıllardır anlatılan hatta benim bile anlattığım bu masalları hiç bu açıdan bakmamıştım.
“Kül Kedisi büyük sözü dinlese eve geç kalmayacak. Eğer kendi imkânları ile gitseydi balkabağına dönüşen bir arabası olmazdı.” Der Üstün Hocam.
“Yedi cücelerdeki, “pamuk prenses” tanımadığı birisinden elma almasa böyle olmazdı, yedi cüceler öz bakımı olan erkekler olsaydı evleri bu kadar dağınık ve kirli olmazdı. Tabi bide pamuk prensesi yâda bu tarz masallarda hep bir Beyaz Atlı Prens durumu var”, diyor Hocam.
Masallara hiç bu açıdan bakmış mıydınız?
Peki ya çizgi filmler?
Çizgi filmler ile çocuğunuzun bilmediği ve tatmadığı bir duyguyu aşılayamazsınız, tabi ki bir takım davranışlar öğrenebilir,(ezbere davranışlar) “sevmediği bir sebze yâda meyveyi sırf o çizgi karakter yiyor diye yiyebilir” “ sayıları sayabilir” “renkleri öğrenebilir” ama bu bir eğitim şekli olamaz. Eğlendirerek öğretmek en keyifli en etkili öğretme tekniklerinden ama sonucunda siz çocuğunuz ile bunu değerlendiriyorsanız. Bir çizgi film izledikten sonra çocuğunuzla oturup bunu değerlendiriyorsanız, yâda konuşabiliyorsanız…
Disney Pazarlama Direktörü Armağan Milli de toplantıda Disney’in, yarattığı eğlenceli içeriklerle tüm aileyi bir araya getirirken, içeriklerinde gönderme yaptığı temel değerlerin aile içinde gündeme gelmesine, üzerine konuşulmasına ve tartışılmasına imkan sağlayan bir platform oluşturduğunun altını çizdi. Hikaye anlatım gücüyle öne çıkan, titizlikle hazırlanmış Disney çizgi filmleri, çocukların hayal gücünü besleyip, sonrasında onları anlatmaya, paylaşmaya, hikayenin bir parçası olup hikayeyi sürdürmeye yönlendiriyor.
Disney’in çizgi filmleri evrensel mesajlar içeren “iyilik” “saygı ve sevgi” “yardımlaşma” “doğru olma” vb durumları yansıtır ve çocuğunuzun o minik kalbine dokunur. Çocuğunuzun hangi yaşta ne kadar çizgi film izlemesi gerektiğinin en iyi siz ebeveynler bilebilirsiniz. Günümüz teknoloji çağında çocukları televizyon ya da tabletten uzak tutmak oldukça zor. Ancak sizin belirlediğiniz saatlerde ve sizinle birlikte izlemesini kontrol edebilirsiniz. Çizgi film öncesi birlikte mısır patlatıp ya da çocuğunuzun sevdiği kurabiyeyi yapıp, ardından çizgi filmi hem izleyebilir hem de çocuğunuzun bunu yorumlamasına yardımcı olabilirsiniz. Bu yüzden çocuğunuzun ne tür çizgi filmler izlediği çok önemli biz ebeveynler olarak buna özen göstermeliyiz.
Selimin en sevdiği karakter tabi ki “Arabalar” … Sanırım bunu biz aşıladık birazda o doğmadan odasının duvarını “Arabalar” karakteri ile kapladık, yatak takımı battaniyesini öyle seçtik. Hatta 3 aydan sonra uyku arkadaşı diye Araba Pelüş oyuncak verdik. O pelüş Araba öyle bir hal aldı ki onsuz yatmaz hale geldi. Evde tam 5 tane Araba Pelüş oyuncağımız var.
Niye diye sormayın sakın çünkü haftada 1 yıkıyoruz, biri yıkandığında diğerini kullanıyor. Bir tanesi ananesin de, diğeri teyzesinde, öğlen ve akşam uykularına ona sarılarak geçiriyor. Hatta gece arabası kaza ile düşerse uyku sersemliği ya ağlıyor arabam düştü diye ya da kendisi kalkıp alıyor. Bu durumdan hiç rahatsız olmadık bugüne kadar en sevdiğimiz kitabımız bile “Arabalar ve Uçaklar” oldu.
Benim de çocukluğumda en sevdiğim karakter Mickey Mouse’tu, tabi o zamanlar Türkiye koşullarında pelüş oyuncağını bulmak mümkün değildi. Sanırım çocukluğumdaki bu müthiş hayranlık yüzünden benimde vazgeçemediğim Mickey bir anahtarlığım var. Tabi Mickey karakterli pijama takımlarımı, tişörtlerim çantamı falan saymıyorum.
Hepimizin içinde bir çocuk olmalı…